Kamu Bilişim Derneği Başkanı Özbilgin, "20 Mayıs'ta dijital ortamda yapılacak Kamu Bilişim Dijital Zirvesi'ne 7'den 70'e herkes katılabilecek." dedi.
Kamu Bilişim Derneği (KBD) Başkanı İzzet Gökhan Özbilgin, 20 Mayıs'ta dijital ortamda yapılacak Kamu Bilişim Dijital Zirvesi'ne 7'den 70'e herkesin katılabileceğini belirterek, "Etkinliğimizin tüm sponsorluk gelirlerini, Biz Bize Yeteriz Türkiye'm sloganıyla Cumhurbaşkanımız tarafından başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası'na bağışlayacağız." dedi.
Özbilgin, KBD İkinci Başkanı Yakup Şıvka'nın da katılımıyla Kamu Bilişim Dijital Zirvesi'ne ilişkin video konferans yöntemiyle basın toplantısı düzenledi.
Bilişim sektöründe çalışan sivil toplum kuruluşu olan derneğin önceliğinin kamu kurumları ve kamu bilişim çalışanları olduğunu ifade eden Özbilgin, her yıl Kamu Bilişim Zirvesi, Kamu Siber Güvenlik Zirvesi, Kamu Yönetimi ve Teknoloji Zirvesi adında 3 önemli etkinlik yaptıklarını, ayrıca bilişimle ilgili farklı tematik konularda toplantılar düzenlediklerini söyledi.
Özbilgin, bu yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle Kamu Bilişim Zirvesi toplantısına ilişkin bazı değişiklikler yaptıklarına işaret ederek, "20 Mayıs'ta dijital ortamda yapılacak ve derneğin internet sayfasından canlı yayınlanacak Kamu Bilişim Dijital Zirvesi'ne 7'den 70'e herkes katılabilecek." diye konuştu.
Etkinliğin en önemli paydaşının kamu çalışanları olduğunu vurgulayan Özbilgin, özel sektör temsilcilerinin de yer alacağı 7-8 panel düzenlenmesinin planlandığını bildirdi. Özbilgin, her bir panelin bir bilişim sivil toplum kuruluşu başkanı tarafından yönetileceği bilgisini vererek, panellerde toplamda yaklaşık 40 kamu bilişim yöneticisinin ve 15 özel sektör temsilcisinin olacağını aktardı.
Kamu kurumlarının yaşadıkları süreçleri, elektronik ortamda yürüttükleri hizmetleri ve bu süreçte yaşanan deneyimleri konuşacaklarına dikkati çeken Özbilgin, toplantıda aynı zamanda kamu ve özel sektör temsilcilerinin bir araya getirileceğini kaydetti.
Özbilgin, sektörde birlik ve beraberliği sağlayacak etkinliği internet üzerinde 1000'den fazla kişinin takip etmesini beklediklerini belirterek, "Etkinliğimizin tüm sponsorluk gelirlerini, Biz Bize Yeteriz Türkiye'm sloganıyla Cumhurbaşkanımız tarafından başlatılan Milli Dayanışma Kampanyası'na bağışlayacağız." ifadelerini kullandı.
"Zirve, yerli ve milli bir ürün kullanılarak yapılacak"
Yakup Şıvka da Derneğin en önemli amaçlarından birinin kamudaki bilgi işlem daire başkanları ile üst düzey yöneticiler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımının sağlanması olduğunu söyledi.
Zirvede kamuda yerli ve milli teknolojiler ile açık kaynak kodlu yazılımların kullanılabilmesine ilişkin konuların ele alınacağını ifade eden Şıvka, "Kovid-19 salgını döneminde kamuda birçok kurumda uzaktan çalışma modeline geçildi, söz konusu çalışma sistemiyle bilişim ve siber güvenliğin önemi ön plana çıktı." değerlendirmesinde bulundu.
Şıvka, zirvenin yerli ve milli bir video konferans ürünü kullanılarak dijital ortamda yapılacağını bildirdi.
"Türkiye dijital hizmette başarı hikayesi yazdı"
Özbilgin de Kovid-19 salgını dolayısıyla dijital ortamda çalışmaya geçen kamu kurumlarında yaşanan dönüşüme ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, bu konuda Türkiye'nin başarı hikayesi yazdığını dile getirdi.
Birçok kamu kurumunun hizmetlerini uzun süredir e-Devlet üzerinden verdiğini anımsatan Özbilgin, bunun yararının salgın sürecinde görüldüğünü anlattı.
Özbilgin, "bilişimsizlik maliyeti"nin etkisini yıllardır anlattıklarına işaret ederek, aslında bilişime yapılan yatırımın kayıp değil, uzun zamanda büyük bir getiri olduğunu söyledi.
Kamu kurumlarının hizmetleri verebilme sürecinde uzaktan çalışmanın test edildiğini, en önemlisinin de bilişim bölümlerinin ne kadar önemli olduğunun, destek birimlerinden daha çok temel birimler olduğunun farkına varıldığını vurgulayan Özbilgin, üst düzey yöneticilerin konuya ilişkin farkındalığının bu dönemde arttığını dile getirdi.
Özbilgin, bilişime yatırım veya bilişim imkanlarının kullanımı konusunda daha temkinli davranan yöneticilerin, bu süreçte dijitalleşmeye yöneldiğine dikkati çekerek, kurumların elektronik sürece yönelmesiyle uzaktan çalışmaya, bilişim altyapısına, siber güvenliğe yatırımın ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığını ifade etti.
Yakup Şıvka da bilişimciler olarak uzaktan çalışma modelini zaten eskiden beri kullandıklarını anımsatarak, kamu için bu dönemin fırsata dönüştüğünü dile getirdi. Bu dönüşüme uzak duran insanların da zorunlu olarak uzaktan çalışmaya geçtiğini vurgulayan Şıvka, böylece çalışma maliyetlerinin de azaldığını kaydetti.
"Siber saldırıların sayısı ve yöntemi değil, konusu değişti"
Özbilgin, siber güvenlik anlamında bu süreçte kamu kurumlarının karnesinin sorulması üzerine, siber güvenlik saldırılarının her zaman hayatın içinde olduğunu, bunların sayısının çok fazla değişmediğini ancak konusunun değiştiğini söyledi.
Oltalama saldırılarının pandemi, maske veya aşı gibi konular üzerinden yapıldığını çünkü özellikle salgının ilk zamanlarında insanların bilgiye ulaşmak için her türlü e-postayı açtığını veya linki tıkladığını dile getirdi.
Özbilgin, saldırıların artık anında olup tamamlanmadığını, tıpkı İran'da yıllar önce yaşanan saldırı gibi yıllar sonra ortaya çıkabildiğini bildirdi.
Şıvka da bu dönemde vatandaşlara e-Devlet üzerinden sunulan hizmetlerin zaten aktif olarak kullanıldığını ancak kurumların iç süreçlerinde düşük olan dijitalleşme oranının yükselişinin gözlemlendiğini ifade etti.
Pandemi sürecinde yaşanan hızlı dijitalleşmeyle kullanımı artan Zoom uygulamasına alternatif yerli yazılımın kullanımına ilişkin soruya da Özbilgin, video konferans için yerli ve yabancı uygulamaların çok fazla bulunduğu yanıtını verdi. Özbilgin, şöyle devam etti:
"Video konferans yöntemiyle yapılan görüşmelerde, konuların ve konuşulanların gizliliğinin önemi devreye giriyor. Eğer görüşmelerinizde herhangi bir gizlilik yoksa gizli bilgiler bulunmuyorsa kullandığınız yazılım çok fark etmez ancak kamu kurumları arasında bazı hassas görüşmelerde, toplantılarda uygulamanın yerli ve milli hizmet olması önem arz ediyor. Aslında verinin nerede tutulduğu, ülkemizde kalıp kalmadığı önemli. Öte yandan siz ne kadar yeni uygulamalar yapsanız da zamanında buna yatırım yapmış olmak çok önemli. Zoom buna uzun süre önce yatırım yapmış bir şirketti, bu dönemde bunun faydasını gördü."
Özbilgin, Zoom ile görüşme yapmaya başlayanlara, "yeni uygulama var, değiştirelim" demenin, alışkanlıkları değiştirmenin zor olduğuna dikkati çekerek, "Çünkü kişiler kullandıklarından daha zor, performansı düşük bir uygulamaya geçmekte zorlanıyor. Zoom da verileri yapısı gereği yurt dışına çıkarıyor, bu da bir gerçek." dedi.
"Yerli ürünler markalaştırılmıyor"
Şıvka da birçok başarılı yerli bilişim çözümlerinin bulunduğunu ancak ürünlerin markalaştırılamadığını belirterek, özellikle ani gelen salgına karşı sektörlerin hazırlıksız yakalandığını söyledi.
İşin güvenlik konusunda da yabancı video konferans çözümlerinin hizmet ve şifrelemeyi yurt dışındaki bulut sistemleri üzerinden yaptığını anlatan Şıvka, kamu kurumlarının Cumhurbaşkanlığı Genelgesi gereği kritik verilerini yurt dışında barındıramayacağını hatırlattı.
Şıvka, video konferans yazılımlarının aynı zamanda güçlü bir donanım ve internet altyapısına ihtiyaç duyduklarını dile getirdi.
Pardus'a ilişkin bir soruya Özbilgin, bu dönemde sistemin daha da yaygınlaşacağını düşündüğünü belirtti.
Şıvka da Pardus'un milli bir proje olduğunu, buna ilişkin eğitimlerin kalıcı olması için çocukluk çağında ilkokuldan itibaren verilmesi gerektiğini kaydetti.
"1 Milyon Yazılımcı Projesi çok önemli ama zor bir proje"
Öte yandan Özbilgin, "1 Milyon Yazılımcı Projesi" programının sektör için yeterli olup olmayacağı sorusu üzerine, projenin çok güzel olduğunu ancak bu hedefe ulaşmanın kolay olmadığını söyledi.
Bugün genelde sadece kod geliştirenlerin yazılımcı olarak kabul edildiğini ancak geliştirmenin dışında uygulamanın geliştirilebilmesi için gerekli teknolojileri belirleyen kişilerin, bu esnada hatanın kaynaklarını bulan testçilerin de yazılımcı olarak düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Özbilgin, "Yazılım işi uzaktan verilen eğitimle desteklenebilir ancak yeterli olmaz." diye konuştu.
Şıvka da sektördeki yazılımcı sayısından çok niteliğinin önemli olduğunu belirterek, sanayiyle iç içe olmayan üniversite öğrencilerinin mezun olduklarında iş bulmakta sıkıntı yaşadıklarını anlattı.
Kovid-19 salgını sonrası neler değişeceği konusunun zirvede gündeme gelip gelmeyeceğinin sorulması üzerine Özbilgin, konuşmacıların kendi bilgi ve tecrübelerini, görüşlerini dile getireceklerini bildirdi.
Özbilgin, bu dönem bittiğinde sıkıntıya giren bu şirketlerin tekrar normalleşeceğini, temelinde "paylaşımlı ekonomi" düşüncesi yatan, her yerden ulaşılabilen, mobil olan ve bulut altyapısı kullanan uygulamaların, şirketlerin öne çıkacağını kaydetti.
Yakup Şıvka da uzaktan çalışma konusunda salgın süreci geçtikten sonra hem personel hem de yöneticilerden bu şekilde çalışmaya devam etmek için taleplerin gelmesini beklediklerini dile getirerek, artık uzaktan çalışmayla ilgili düzenlemelerin hem İş Kanunu'nda hem de diğer hukuki düzenlemelerde yer alması gerektiğini söyledi.